e


Decathlon’un Değer Zinciri
Emirhan ARSLAN - Decathlon Türkiye Uluslararası Lojistik ve Gümrük Lideri




decathlonDecathlon olarak global misyonumuz; insanlara ve gezegene faydalı olmak. Türkiye’de değer yaratabilmek için çalışan, 2200 kişilik büyük bir takımız. 40 mağazamız, web sitemiz ve servislerimizle; sporun keyif ve faydalarını sürdürülebilir şekilde ulaşılabilir kılmak için her gün tutkuyla çalışıyoruz.
Bursa’dan Van’a, Çankırı’dan Gaziantep’e kadar ülkemizin birçok farklı yerinde bulunan fabrikalarda yerel üretime destek sağlıyor ve Türkiye mağazalarımızdaki ürünlerimizin %21,4'ünü yerel fabrikalarda üretiyoruz. Yerel üretimi desteklemekle kalmıyor, ürettiğimiz ürünleri diğer Decathlon ülkelerine göndererek ihracat yoluyla da Türkiye ekonomisine katkı sağlıyoruz.
 
“Decathlon ve Decathlon'lular olarak; daha sürdürülebilir bir dünya hayal ediyor ve aksiyonlarımızı bu doğrultuda alıyoruz.”
 
Kullanıcılarımıza karşı bu vaatlerimizi yerine getirip farklı deneyimler de sunabilmek adına bir perakende firması olarak tedarik zinciri yapımızı da yeniden şekillendiriyoruz. Tedarik zinciri, tüm iş sektörlerini ve ürünlerimizi piyasaya sürmek için doğrudan veya dolaylı olarak çalışan tüm insanları içerir. Bu, günlük olarak spor kullanıcılarımız için doğru ürünün doğru zamanda ve doğru miktarda ulaşmasını sağlayan çok sayıda ekip ve operasyon anlamına geliyor. Bu bağlamda ürünlerimizi her zaman spor kullanıcılarımızın kullanımına sunmaya çalışan tedarik zincirinin doğal evrimi olduğunu düşündüğümüz değer zinciri yapısını kurmaya çalışıyoruz. 
Amacımız, Decathlon'un global kaynaklarına özen gösterirken, sürdürülebilir bir değer zinciri aracılığıyla mevcut ürün ve servislerimizi yerel olarak kararlaştırılan doğru teslimat vaadi ile kullanıcılarımıza ulaştırmaktır. Bu amaca ulaşmak için, tüm değer zincirini toplu olarak güçlendirerek ve dönüştürerek ufkumuzu "tedarik zincirinin" ötesine genişletmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bunu yaparken de düşünce alanımızı genişleterek hep birlikte "Nasıl" üzerinde çalışıp her aşamada insanları, toplumu ve çevresel etkimizi daha fazla önemsemeyi sağlamaya çalışıyoruz.
Geleneksel tedarik zincirini kullanmaya tabi ki devam edeceğiz, ancak başlangıç noktamız bu zincire yeni boyutlar eklemek; öyle ki buna belirli yerel ihtiyaçları karşılayan ürün teklifleri ve hizmetlerin seçiminden başlıyoruz. Ürünlerimizin çevre dostu tasarımını geliştirmeye ve daha sonra, halihazırda kullanılmış bir ürünün hala sunabileceği çok şey olduğunu ve önemli bir değere sahip olduğunu düşünerek, bir ürünün yaşam döngüsünde bazı şeyleri çok daha ileriye taşımaya çalışıyoruz. Bununla birlikte ürünlerimizi kullanıma sunarak sporu herkes için erişilebilir kılarken ürünlerin yerel düzeyde bize iade edilmesini de sağlayarak bir adım daha ileri gidiyoruz. Ürünlerimizi mümkün olduğu kadar onaracak ve sporu seven diğer müşterilere sunacağız. Bir ürün ömrünün sonuna ulaştığında, onu başka döngüye almak adına geri dönüştüreceğiz. Örneğin ikinci şans projemizde hem kullanılabilir durumda olan ürünlerin yeni kullanıcılar ile buluşmasını hem de kullanılamaz ya da hasarlı ürünlerin ise tamir edilerek tekrardan döngüsel ekonomiye kazandırılmasını sağlıyoruz. Böylece doğrusal bir süreçten tamamen dairesel bir sürece, bileşenden ürüne, üründen bileşene gitmeye çalışıyoruz.
 
“Değer zincirinde tüm iş kollarımızı ve iş operasyonlarımızı yeniden ele alıyoruz.”
 
Ürettiğimizi sattığımız ve aylar öncesinden taşımacılığını yaptığımız lineer bir kitle pazarı tedarik zinciri yapısından, sattığımızı veya satacağımızı bildiğimizi üreteceğimiz talep üzerine planlanan bir değer zinciri yapısına geçmeye çalışıyoruz. Değer zinciri, çevikliği artıran ve döngüsel bir ekonomi sağlayan daha hızlı ve daha otomatik bir sistem haline gelecek. Bu yüzden vizyonumuz; Üretileni sattığımız bir dünyadan, satılanı ürettiğimiz bir dünyaya geçiş yaparak talep üzerine inşa edilmiş bir değer zinciri oluşturmak.
Bu aşamada kendimize sorduğumuz bazı sorular var; örneğin gerçekten bütün ürünlerimin bütün mağazalarımda aynı anda ulaşılabilir olmasına gerçekten ihtiyacım var mı? Cevap tabi ki olmadığı. Bunun aksine gerçekten lokal ihtiyaç ve talebe göre gerek dijital gerekse fiziksel olarak bulunması gereken yerlerde stoklarımın bulunabilir olması sağlamak. Decathlon’da operasyonel etkimizin %70’inden fazlası ürünlerimizin üretimine harcanıyor. Bundan dolayı doğru adette üretim yapmaya daha da fazla odaklanmaya çalışıyoruz. Örneğin global ağımızı düşündüğümüzde gerçekten bir ürünü dünyanın diğer ucunda üretmeye ihtiyacımız var mı? Ürünü asıl tüketim pazarına daha yakında üretip, müşterilerimize ürünle birlikte başka faydalar da sağlayamaz mıyız? İçinde bulunduğumuz zaman, artık ürünlerin yalnızca genel işletme maliyetini değil çevresel, sosyal ve toplumsal etkilerini de göz önünde bulundurmamızı gerektiren bir çağ. Bundan dolayı ancak bütün bu yönleri birlikte değerlendirerek doğru karar ve planlamaya sahip olabileceğimizi düşünüyoruz. Aslında değer zincirini geleneksel tedarik zincirinden farklı kılan şeyin de bu olduğuna inanıyoruz.
Ancak bu değişim tabi ki beraberinde bazı meydan okumaları da beraberinde getiriyor. Bunlardan en öne çıkanı kuşkusuz yalnızca işletme maliyetine odaklanan bir düşünce yapısından toplumsal, çevresel, marka ve sürdürülebilirlik gibi değerlerin de göz önüne alındığı toplam maliyet ve maksimum değer karşılaştırması düşünce yapısına geçiş aslında. Buradan yola çıkarsak Decathlon olarak hedefimiz bütün ürünlerimizi olması gerektiği yerde ve zamanda 0 bulunabilir olmasını sağlamak ve bunu yaparken bütün üretim hattı ve tedarik zinciri yapısının da dijital olarak izlenebilir olmasını sağlamak. 
 
“Bütün bu hedeflerimiz, bizi talep üzerine bir tedarik ve lojistik ağı kurmaya yönlendiriyor. Bundan dolayı da dünyadaki bütün tedarik ve lojistik akışlarımızı yeniden şekillendiriyoruz.” 
 
Ana hedefimiz 180 ülkeye ve binlerce mağazamıza mümkün olan en iyi şekilde teslimat gerçekleştirmek için üretim ve hatta hammadde tedariğinden başlayarak ürünlerimiz müşterilerimize ulaşana kadarki bütün süreçlerin bütün tedarik zinciri aktörleri tarafından izlenebilir olmasını sağlamak. Buradaki en önemli dürtülerimiz ürünlerimizin pazara sunulma/teslim süreleri, stok ömürleri, lojistik ve taşıma maliyetleri, CO2 tüketim değerleri, gümrük ve vergi giderleri, ayrıca organizasyon yapımıza sağlayacağı esneklik, çeviklik ve teklife erişim seçeneklerinin çeşitlendirilmesi. Bu yüzden global performansımızı garanti altına almak adına dijital bir yönetişim sistemi oluşturuyoruz. Her bir ürünün önemli, değerli ve etkisi olduğuna inanıyoruz. Bunun için fazla stokları, en fazla sayıda satış kanalında (e-ticaret, geri dönüşüm vb.) olmasına olanak sağlayan stok lokasyonlarına yerleştirmeyi amaçlıyoruz.
Yukarıda bahsettiğim gibi değer zincirini yeniden oluşturmaya çalışıyoruz. Mevcut tedarik zincirimiz, tüm aşamalarda yapılan maliyetli ve sermaye yoğun beklentilere dayanmaktadır: Konsept, seçim, üretim, tedarik. gecikmeler bu aşamalarda zararları artırır. Tuzaklar ise bizler tarafından oldukça iyi bilinir ve tanımlanır: Atıklar, yüksek envanter, amortismanlar, kayıp satışlar…
İmkansız bir arz/talep denklemini çözmeye çalışırken yeni bir değer zinciri keşfetmemiz gerekiyor. 
 
“Öncelikle özelleştirilebilir tasarımla yöneliyoruz, müşteri gereksinimlerini karşılamaya hazır bir değer zinciri oluşturmaya çalışıyoruz.” 
 
Sadece ihtiyacı öngörmek için yeni teknolojileri ve dijital çözümleri mevcut süreçlerimizde kullanıyoruz. Bunun için global çözüm ortaklarıyla işbirliklerimiz var. Parça ve mamul stok ve stok fazlalıklarının üretim aşamasında görünebilirliğini sağlamaya çalışıyoruz. Daha iyi bir işbirliği için tedarikçimize portal ve özellikler önermek üzere yeni teknolojilerden yararlanıyoruz. Buradaki ana değer zinciri stratejilerimizden biri “0 görünür ve erişilebilir stok”. Global ticaretin zorlaştığı, global lojistik krizlerini arka arkaya yaşanmaya başladığı bugünlerde uluslararası lojistik ağımızı ve performansımızı da bu şekilde iyileştirebileceğimize güveniyoruz. Öyle ki Uzakdoğu’dan mevcut bir konteyner bulmanın altın değerinde olduğu bu günlerde bu kısıtlı imkan ve kapasiteleri doğru stok için kullanmanın önemini bir kez daha görmüş oluyoruz. 
Değer zinciri yapımızın parçalarından biri olan uluslararası lojistik süreçlerinde kullanmaya başlayacağımız global entegre sistemlerimizle birlikte dünyadaki üretim ülkelerimizdeki üreticilerimiz ve üretim ekiplerimizin sahip olduğu anlık kapasite ve üretim ve üretim hattı bilgileri, tedarik ülkesindeki tedarik planlama uzmanları ve hatta nakliye ve ithalat uzmanları için de ulaşılabilir olacak. Burada, önceki aşamalar hakkında izlenebilirliğin olmadığı doğrusal bir tedarik zinciri süreci yerine bütün süreçlerin bütün aktörler tarafından izlenebildiği ve her birinin gerektiğinde karar verici konuma gelebildiği bir değer zinciri yapısından bahsediyoruz. Bu yöntem ile genelde arz/talep, üretim/tedarik eksenlerinde ilerleyen tedarik zinciri sürecinde yeterli talep ve arz olmasına rağmen global konteyner krizinden kaynaklı ürünlerin doğru zamanda doğru şekilde taşınamayacağını bilen bir nakliye ve ithalat uzmanı, bu izlenebilirlik sayesinde çok daha öncesinde sürece müdahil olup farklı bir tedarik planlamasını sağlayabiliyor olacak. Kısacası hammadde tedariğinden üretime, depo lokasyonlarından ürünlerin bölgesel tercih edilebilirliği verilerine, farklı bölgelerdeki farklı ürün tercihlerinden omni-bulunabilirliğe kadarki bütün karar aşamaları müşterilerimiz için 0 bulunabilirlik hedefimiz doğrultusunda yeniden oluşturuluyor. Öyle ki üretim ve depolama lokasyonlarımız da değer zinciri kriterlerimize göre yeniden planlanan operasyonlarımız arasında. 
Bütün hedeflerimizi tamamladığımızda, 2026 yılında kadar yerel ürün tekliflerimizde 0 bulunabilirlik, global bazda pazara sunulma/tedarik sürelerimizde 20 güne kadar kısalma, global karbondioksit emisyon değerlerimizde %-11 azalma, global bazda stok maliyetleri ve operasyon giderlerimizde ise ’a yakın iyileşme gerçekleşmesini planlıyoruz. Ayrıca “Doğa olmadan spor olmaz” diyen bir spor firması olarak gezegenimizi korumak adına 2026 yılına kadar global bazda bütün ürünlerimizin eco-design dediğimiz sürdürülebilir materyallerden üretilmiş ürünlerden oluşması birincil amaçlarımız.
Decathlon ve Decathlon'lular olarak ihtiyaca yönelik üretimi ve tedarik zincirindeki verimliliğin daha sürdürülebilir bir dünya hedefimize katkıda bulunacağına güveniyoruz. İnanıyoruz ki, spora ve işimize duyduğumuz tutku ile insanların hayatlarına dokunuyor, onlara eşsiz bir deneyim sunuyoruz ve değer zinciri yapımızın sağladığı yeni imkanlarımızla birlikte de insana, doğaya ve topluma bu deneyimleri sunmaya devam edeceğiz.
 
 



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat