Lojistik de Türkiye bölge lideri
Ernst&Young’un Orta ve Güneydoğu Avrupa Birleşme ve Satın Alma İşlemleri Barometresi Raporu’na göre Türkiye, 11,8 milyar dolar büyüklük yaratan 136 işlemle en fazla birleşme ve satın alma yapılan ülke oldu....
Ernst&Young’un Orta ve Güneydoğu Avrupa Birleşme ve Satın Alma İşlemleri Barometresi Raporu’na göre Türkiye, 11,8 milyar dolar büyüklük yaratan 136 işlemle en fazla birleşme ve satın alma yapılan ülke oldu.
Ernst&Young Orta ve Güneydoğu Avrupa Birleşme ve Satın Alma Barometre Raporu Haziran 2012 sonuçları açıklandı.
Bulgaristan, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, Macaristan, Polonya, Romanya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya ve Türkiye’nin yer aldığı 11 Orta ve Güneydoğu Avrupa ülkesini kapsayan rapor sonuçlarına göre, Türkiye 11,8 milyar dolar büyüklük yaratan 136 işlemle 2012 yılı ilk yarısında en fazla birleşme ve satın alma yapılan ülke oldu. Çalışmaya kamu işlemleri dahil edilmezken, ülkelerin yurt dışında yaptıkları birleşme ve satın almalar da göz önünde bulunduruldu.
Türkiye’nin önemli bankalarından Denizbank’ın 3,5 milyar dolara Rus Sberbank tarafından Dexia’dan satın alınması, Anadolu Endüstri Holding iştiraklerinden Anadolu Efes’in SAB Miller’ın Rusya ve Ukrayna operasyonları ile 1,9 milyar dolarlık işlem hacmi ile birleşmesi, TAV’ın yüzde 38 hissesinin Fransız Aeroport de Paris tarafından 874 milyon dolara satın alınması, Mustafa Nevzat’ın yüzde 96 hissesinin 700 milyon dolara Amgen tarafından satın alınması ve Eurobank Tekfen’in Burgan Bank tarafından 359 milyon dolara satın alınması 2012 yılının ilk yarısında bölge ülkelerde yapılan en büyük 10 işlem arasında yer aldı.
Rapora göre, ocak – haziran 2011 döneminde birleşme ve satın alma işlemlerinde 2′inci sırada yer alan Türkiye, 2012 yılının aynı döneminde zirveye yerleşti. Polonya’nın ikinci sıraya gerilediği bölgede, ocak – haziran 2011 döneminde gerçekleştirilen 613 işlem, 2012 yılının aynı döneminde yüzde 11 düşüş ile 546 rakamına geriledi. Bölgede 2012 yılının ilk yarısında gerçekleştirilen işlemlerin tahmini parasal büyüklüğü 22,5 milyar dolar olarak açıklandı. Bu rakam, bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 22′lik bir düşüş ifade ediyor.
11 ülke arasındaki karşılaştırmada işlem hacmi bakımından birinci sırayı ise tahmini 11,8 milyar dolarlık işlem bedeli ile Türkiye alırken, Polonya 3,4 milyar dolarlık işlem hacmi ile ikinci sırada yer alıyor.
Yurtiçi alımlar arttı
2011 yılının ilk yarısında tutarı 100 milyon doları aşan 33 işlem yapılmışken bu rakam 2012 yılının aynı döneminde 26′ya geriledi. Bölgedeki işlemlerin yüzde 84′ünü stratejik yatırımcılar gerçekleştirirken, finansal yatırımcıların en çok faaliyet gösterdiği ülkeler Macaristan, Slovakya, Bulgaristan ve Romanya oldu. Geçen senenin ilk altı ayına kıyasla yüzde 2 düşüş gösteren yurt içi alımlar, yüzde 55 ile işlemlerin ağırlıklı kısmını oluşturuyor. Yapılan işlemlerin yüzde 9′luk kısmını oluşturan dış alımlarda ise 14′er işlem ile Türkiye ve Polonya birinciliği paylaştı.
Rapor sonuçlarına göre, değeri en yüksek işlemler yiyecek ve içecek, bankacılık ve finansal hizmetler, enerji – madencilik sektörlerinde gerçekleştirildi. En fazla sayıda işlem gerçekleştirilen sektör ise, her ülke için farklılık gösterse de, 71 işlemle üretim sektörü oldu. Bunu, 68 işlemle hizmetler sektörü, 53 işlemle enerji ve madencilik sektörleri izliyor. Türkiye de; Polonya ve Slovenya gibi en çok işlemi üretim sektöründe gerçekleştiren ülkelerden birisi oldu.
Bölge genelinde 100 milyon doların üzerinde gerçekleşen işlemlerde ortalama işlem tutarı, 745 milyon dolar olurken, bu işlemlerin toplam işlem sayısı içerisindeki payı ise yüzde 4,6 oldu. 100 milyon doların altında gerçekleşen işlemlerdeki ortalama büyüklük ise 14 milyon dolar olarak gerçekleşti.
“Rapordaki sonuçlar şaşırtıcı değil”
Ernst & Young Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler konu ile ilgili açıklamasında, Birleşme ve Satın Alma Barometresi Ocak – Haziran 2012 dönemi sonuçlarının kendileri açısından şaşırtıcı olmadığını, Türkiye’nin son yıllarda sadece bölgede değil, tüm dünyada dikkat çeken bir ülke olduğunu, siyasi ve ekonomik istikrar ile birlikte, yüksek ekonomik büyüme potansiyeli ve demografik faktörlerin, Türkiye’yi yerli ve yabancı yatırımcıların yaptıkları birleşme ve satın alma işlemleri açısından çok cazip kıldığını, öte yandan, özellikle 2012 yılında Türk iş adamlarının yurt dışında yaptığı yatırımların da rekor seviyede artış gösterdiğini ve Türkiye’nin bu başarısının önümüzdeki yıllarda da devam etmesini beklediklerini söyledi.