e
Banner


Türkiye’nin Uzun Vadeli Stratejisi ve 10. Kalkınma Planı

Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018)’nın hazırlıklarının yapıldığı bu dönemde, çalışmalara dolaylı olarak katkıda bulunmak istiyoruz. Kalkınma Planları, piyasa ekonomisinin geçerli olduğu ülkelerde orta vadede uygulanacak ekonomi politikalarının genel gelişme yönünü, amaçlarını, araçlarını ve kaynaklarını ortaya koyan ve kamu kesimi için emredici özel kesim için yol gösterici nitelikte olarak uygulamaya konuluyor.





ibrahim_oez.jpg

Planlar ülkenin tamamı veya belirli bir bölgesi için belirlenen kalkınma hedefleri çerçevesinde iktisadi ve sosyal hedeflere ulaşmak amacıyla da konulabilir.
Türkiye'de ilk beş yıllık plan 1963 yılında yürürlüğe girdi, Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulduğu tarihten bugüne kadar dokuz adet kalkınma planı uygu­lamaya konuldu.
Kalkınma planlarının iktisadi felsefeleri ve yaklaşımları kapsamında;

  •       1960 öncesi planları: Devletçi, Kısmi,
  •       1960-1980 planları: Karma ekono­mi, Bütüncül,
  •       1980 sonrası planları: Liberal, Stratejik olarak nitelendirilebilir.

1980 öncesinde sanayileş­mede “ithalat ikamesi politikaları”, 1980 sonrası ise “açık ekonomiye geçiş” yönlendirici oldu. 1963-2007 arasındaki kalkınma planları beşer yıllık olarak hazırlandı. Halen yürürlükte olan ve 2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı ise yedi yıllık olarak hazırlandı.
Değişimin çok boyutlu ve hızlı bir şekilde yaşandığı, rekabetin yoğunlaştığı ve belirsizliklerin arttığı, küreselleşmenin her alanda etkili olduğu, bireyler, kurumlar ve uluslar için fırsatların ve risklerin arttığı bu dönemde Dokuzuncu Kalkınma Planı Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda bütüncül bir yaklaşımla gerçekleştireceği dönüşümleri ortaya koyan temel politika dokümanı olarak tasarlandı.
 

Uzun Vadeli Strateji’nin Şifreleri

Bu kapsamda Dokuzuncu Kalkınma Planı, “İstikrar içinde büyü­yen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte re­kabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB'ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye” vizyonu ve “Uzun Vadeli Strateji (2001- 2023)” çerçevesinde hazırlandı.
Türkiye'yi 21. yüzyıla hazırlamanın gerekli altyapısını oluşturmak amacıyla hazırlanan, 2001-2023 yıllarını kapsayan Uzun Vadeli Gelişme Stratejisi’nin ortaya koyduğu perspektif, öncelikleri ve politikaları itibarıyla çağın değişen ekonomik ve sosyal geliş­melerini dikkate alıyor.
Uzun Vadeli Gelişme Stratejisi’nin temel amacı; Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyini aşma hedefi doğrultusunda, Türkiye’nin 21. yüzyıl­da kültür ve uygarlığın en ileri aşamasına ulaşarak dünya standardında üreten, gelirini adil paylaşan insan hak ve sorumluluklarını güvenceye alan, hukukun üstünlüğünü, katılımcı demokrasiyi, laik­liği, din ve vicdan özgürlüğünü en üst düzeyde gerçekleştiren, küresel düzeyde etkili bir dünya devleti olmasıdır.
Bilgi toplumuna dönüşümün sağlanarak dünya hasılasından daha yüksek oranda pay alınması, toplumun yaşam kalitesinin yüksel­tilmesi, bilim ve uygarlığa katkı ile bölgesel ve küresel düzeylerdeki kararlarda etkin söz sahipliği, uzun vadeli gelişme stratejisinin nesnel amaçlarını oluşturuyor. Türkiye ekonomisinin 2020’lerde dünyanın en büyük ilk on ekonomisi arasında yerini alması öngörülüyor.
Uzun Vadeli Gelişme Stratejisi, dünyada yaşan­makta olan kapsamlı ve hızlı değişimi göz önünde bulundurarak, ekonomik ve toplumsal dönüşüm­lerin yönlendirilmesinde önemli bir işlev üstlene­cektir. Amaçlanan dönüşümün daha uyumlu biçimde ve etkin kaynak kullanımıyla, Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gerçekleştirilme­sinde planların önemli katkısı olacaktır.

 

Yeni plan öncesi ulaştırma sektörüne uyarılar

Türkiye’nin jeo-stratejik konumu, kültürel birikimi ve ekonomik ve sosyal alanda sağlayacağı gelişmeler sonucu 2010'larda bölgesel bir güç olarak etkinliğini daha da arttırması, 2020'lerde ise küresel bir güç olması hedefleniyor. Türkiye, mevcut birikimiyle bu hedefleri gerçekleştirebilecek güce sahip...
Onuncu Kalkınma Planı hazırlıklarının yapıldığı bu dönemde, ulaştırma sektöre başta olmak üzere tüm sektörlere bir uyarıda bulunmak istiyoruz. Özellikle ulaştırma sektörü, ekonomimiz ve toplumumuz için son derece önemli bir konudur. Hareketlilik iç pazar ve seyahat özgürlüğünden yararlanan vatandaşların yaşam kalitesi için çok önemlidir. Ulaştırma ekonomik büyüme ve istihdam sağlar. Bu yüzden karşı karşıya kaldığımız yeni talepler ışığında ulaştırma sürdürülebilir olmalıdır. Ülkemizin gelecekteki refahı, dünya ekonomisine tamamen ve rekabetçi bir şekilde entegre kalabilme yeteneğine bağlı olacak. Verimli ulaştırma ise bunun gerçekleşmesinde hayati önem taşıyor.
Gelecek yıllarda “petrol” giderek belirsiz tedarikçilere dayalı kaynaklardan elde edilen ve zor bulunan bir mineral olacaktır. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IAE) yakın zamanda belirttiği gibi karbondan arıtma işleminde dünya ne kadar başarısız olursa, petrol fiyatlarında ki artış o kadar yüksek olacaktır. Eğer bu petrol bağımlılığından bahsetmezsek, insanların seyahat edebilme gücü ve ekonomik güvenliğimiz Türkiye’nin tümden rekabet gücü, ticaret dengesi ve enflasyon üzerinde ki olumsuz sonuçlarından ciddi bir şekilde etkileyebilir.
Tüm dünyada iklim değişikliğini 2⁰C’nin altında sınırlamak amacıyla dünya “sera gazı emisyonunun önemli ölçüde azaltılması” gerektiği yönünde bir çağrı yapıldı ve uluslararası toplum da bunu kabul etti. Genel olarak bu hedefe ulaşmak için, ülkelerin gerekli azaltımları çerçevesinde, 2050 yılına kadar emisyonları 1990 seviyelerinin %80-95 altına çekmesi gerekiyor. Sera gazlarının önemli ve gittikçe artan bir kaynağı olan taşımacılık sektöründe 2050 yılına kadar sera gazlarının 1990 yılına nazaran en az %60 azaltılması gerekiyor. Son yirmi yılda taşımacılık emisyonlarındaki önemli artış dikkate alındığında, bu hala 1990 seviyesinin %8 üstündedir.
Onuncu Kalkınma Planını hazırlayan kamu ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine, tüm sektörlerin önümüzdeki süreçte gelişmelerini etkileyecek en önemli hususun “sera gazı emisyonu” olacağını, yeşil ve temiz bir dünya için, çevre dostu sistemleri yaratmamız gerektiğini hatırlatıyoruz.

 “Demiryolu geleceğimizdir…”

 

 

 




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat