e
Banner


Türkiye’nin lojistik geleceğini demiryolu taşımacılığı belirleyecek

 “Son dönemde demiryolu sektöründe çok güzel gelişmeler oldu. Ancak yatırımlar tek başına yetmiyor,sorunu çözemiyor. Yetersiz ve kalitesiz olan demiryolu altyapısının yenilenmesi ve yeni demiryolu hatlarının yapılmasına güç ve hız verilmelidir. Demiryolu işletmeciliği serbestleştirilerek kamunun işletmecilikten kaynaklanan maliyet baskısı azaltılmalıdır.”





demiryolu_gorsel.jpg

İbrahim ÖZ

Yönetim Kurulu Başkanı

Demiryolu Taşımacılığı Derneği

Demiryolu sektörü 1950 yılından beri ihmal edildi. Yük taşımalarında karayolunun dengesiz ve kontrolsüz bir biçimde büyümesi karşısında rekabet gücünü yitirdi. Bu dengesiz gelişmenin Türkiye’ye çok önemli maliyet girdileri, çevre sorunları ve trafik yoğunluğu getirdiğini de belirtmeliyiz. Yük taşımacılığının yurtiçi taşımacılık alt sektörler arasındaki dağılım (karayolu yüzde 94, demiryolu yüzde 4, diğerleri yüzde 2) paylarına ve gelişim sürecine baktığımızda bu durumu daha çarpıcı olarak görebiliriz. Ancak son yıllarda demiryolları yeniden “Devlet Politikası” haline geldi. 60 yıl sonra ilk defa demiryoluna ayrılan yatırım payı, karayoluna ayrılan yatırım payından yüzde 10 daha fazla oldu.


Taşimaciliğin ana eksini demiryolu oluyor

AB Müktesebatı’nda, 2007-2013 dönemini kapsayan 9. Kalkınma Planı’nda, Ulusal Program’da, Hükümet Programlarında da belirtildiği ve vurgulandığı gibi geleceğin taşımacılık sektörü demiryolu taşımacılığı üzerine kuruluyor. 2014-2018 dönemini kapsayacak olan ve çalışmaları devam eden 10. Kalkınma Planı’nda da kent içi ve kentlerarası taşımacılıkta raylı sistemler, taşımacılığın ana ekseni olacaktır.
Bu durum Türkiye için sevindiricidir. Çünkü taşımacılık sektöründe, alt sektörler (karayolu, havayolu, demiryolu, denizyolu ve iç su yolları) arasındaki büyük dengesizliğin giderilmesi için demiryolunun öne çıkarılması taşımacılık maliyetlerinin düşmesinin dışında insanın ve dünyanın (çevre, doğa ve ses kirliliği, dünyanın ısınması, trafik yoğunluğu, emisyon salımı) geleceği ile de çok yakın bağlantılıdır.
Türkiye kendi ülkesinin ve halkının yararı için taşımacılık sektöründeki bu dengesiz dağılımın çaresini bulacak önlemler almak zorundadır. Önümüzdeki yakın dönemde demiryolu ve demiryolu taşımacılığı bir ‘mecburiyet’ olarak hızla geliştirilecek ve yaygınlaştırılacaktır.
Demiryolu yük taşıma payının artırılması, taşıma alt sektörlerindeki bu dengesizliğin giderilmesine, ülke ekonomisine, insanına ve doğasına önemli katkılar sağlayacaktır. Türkiye’nin geleceği ve çevre ülkelerle yapılan taşımaların artması için ‘demiryolu taşımacılığının payının artırılması’ stratejisinin devam etmesinin taşımacılık sisteminin ana ekseninin demiryolu üzerine kurulmasını esas aldığını görüyoruz. Bu taşımacılık yaklaşımı, Türkiye’nin bulunduğu coğrafya için de en uygun yaklaşım biçimidir. Zaten AB’nin taşımacılık sektörüne yaklaşımı da şöyledir: Karayolu taşımacılığı daha kısa mesafelerde kullanılarak demiryolu yeniden canlandırılmalı, yük taşımalarında taşımanın ana aksı denizyolu, demiryolu ve iç suyolu olmalı, kombine taşımacılık yaygınlaştırılmalıdır.

 

9. Kalkinma plani ve demiryolu

9’uncu Kalkınma Planı’nda, sektörel ve tematik politikalar ile öncelikler AB’nin bu yaklaşımına göre ele alınıyor ve aynı stratejik amaca hizmet edecek şekilde ilişkilendiriliyor.
Bu anlayışla hazırlanan 9’uncu Kalkınma Planı’na göre;
- Yük taşımalarının demiryolu ağırlıklı yapılması ulaştırma sektöründe stratejik bir amaçtır.
- Bu doğrultuda özel sektör tren işletmeciliği geliştirilmelidir. Yük ve yolcu taşımacılığı özel sektörün işletmecilik avantajlarından yararlanılmak üzere serbestleştirilmelidir.
- Kombine taşımacılık yaygınlaştırılmalı, demiryolu alt   yapısı ihtiyaçlarının karşılanmasında özel sektör katılımını artıracak modeller geliştirilmelidir.
- Yük taşımacılığında demiryolu ve denizyoluna ağırlık verilerek yük taşımalarının demiryollarına kaydırılmasını sağlayan politikalar izlenmeli, yüklerin demiryolu ve denizyolu ile taşınması özendirilmelidir.

Son dönemde demiryolu sektöründe çok güzel gelişmeler oldu. Ancak yatırımlar tek başına yetmiyor,sorunu çözemiyor. Yetersiz ve kalitesiz olan demiryolu altyapısının yenilenmesi ve yeni demiryolu hatlarının yapılmasına güç ve hız verilmelidir. Demiryolu işletmeciliği serbestleştirilerek kamunun işletmecilikten kaynaklanan maliyet baskısı azaltılmalıdır. Avrupa ülkelerindeki demiryollarının hem altyapı hem de araç filo seviyesine ulaşmamız ve verimli demiryolu işletmeciliği yapabilmemiz için önümüzdeki süreçte yatırımlar artarak devam etmelidir.

 

Sürdürülebilir büyüme için gerçekçi yaklaşimlar şart

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 10. Ulaştırma Şurası’nda; “Bir ülkenin gelişimi için olmazsa olmaz şart; yatırım, ticaret ve ulaşım zincirinin sağlıklı çalışmasıdır. Sürdürülebilir kalkınma buna bağlıdır. İnsanımıza bulunduğu yerde ulaşamıyorsak, onun ayağına gidemiyorsak, insanları orada tutamayız. Bunu da kınayamayız. Yurdun her tarafında aynı seviyede ulaşım ve haberleşme altyapısını sağlamak, zenginlik merkezlerini Türkiye’nin her tarafına yaymak mecburiyetindeyiz. Bu da ancak gelişmiş ulaşım altyapısıyla olur.” diyerek ülkenin önünün ulaştırma ile açılacağını belirtti. Türkiye’nin 2023 ve 2050 yıllarına uzanan geleceğini planlarken, ulaştırma sektörünün içinde bulunduğu durumu dikkate almayan yaklaşımların başarıya ulaşma şansı bulunmayacaktır.
2010 yılı itibariyle yurtiçi yük taşıma miktarı yaklaşık 500 milyon tona ulaştı. Ortalama yıllık yüzde 5’lik bir ekonomik büyüme ile bu rakam 2023 yılında 860 milyon tonu bulacaktır. Tahminlere göre, 2050’ye gelindiğinde ise Türkiye’de yıllık taşınan yük miktarı 3,2 milyar ton olacaktır.
10. Ulaştırma Şurası’na göre, 2023 yılında demiryoluna yüzde 15’lik bir taşıma payı hedef olarak gösteriliriyor, Bu da yıllık 170 milyon ton yükün demiryoluyla taşınmasını ifade ediyor. 2050’de ise yüzde 20 payla yılda 600 milyon ton taşıma öngörülüyor. Bu taşıma miktarları hedefiyle bugüne göre, 2023’te demiryolları ile yapılan taşıma 7 misli, 2050’de 26 misli artacak demektir. Söz konusu hedeflere ulaşmak için demiryolu yatırımlarında önceliğin yük taşıma projelerine verilmesi gerekiyor.

 

Sektörün gözü TBMM’de 

Demiryollarına yönelik iki önemli yasanın çıkması bekleniyor. Bu yasalardan bir tanesinin altyapı ile yolcu ve yük taşımacılığını birbirinden ayıran “Demiryolu Çerçeve Yasası”, diğeri de TCDD'nin yeniden yapılandırılmasına yönelik bir yasadır. Serbestleşme ne kadar gecikirse, 2023 yılında demiryolu için hedeflenen miktarlara ulaşmak da o kadar zorlaşacaktır.
Sırası gelmişken burada “serbestleşme” kavramı üzerinde de durmak istiyoruz. Serbestleşme özelleştirme değildir. Serbestleşme, ihtiyaçların giderilmesi amacıyla  kaynakların en iyi (optimum) kullanılmasını sağlamak için devletin tekelinde bulunan mal veya hizmetlerin üretiminde devlet kısıtlarının kaldırılmasıdır. Yani bir tekel tarafından (genellikle devlet) mal veya hizmet üretim ve satışının diğer kişilere de açılmasıdır.
Dünyadaki yaklaşım, kaynakların en iyi (optimum) kullanılmasının serbest piyasa koşullarında sağlandığıdır. Dolayısıyla koşullar mevcutsa herhangi bir mal veya hizmetin üretilmesinin serbest piyasada rekabet koşullarında yapılmasına çalışılır. Bu nedenle “demiryolu taşımacılığında serbestleşmenin hemen şimdi yapılması gerekiyor”. Geciktikçe avantajlar kayboluyor. Hizmet, maliyet, kalite ve emniyet standartları mevcut yapıda hızla gelişmiyor. Tam işleyen bir piyasaya geçiş en az 4-5 yıl alacaktır.
Türkiye’nin demiryolu taşımacılığı sektörünün gelişmesine imkân tanınmalıdır. Bu süreç hızlandırılmazsa Türk demiryolu sektörü gelişemeyecektir. Türkiye’nin ekonomik gelişme hedefinin gerçekleşmesi, 2023 demiryolu hedefine ulaşması ile mümkün olacaktır.

Demiryolu geleceğimizdir...

 “Demiryolu taşımacılığında serbestleşmenin hemen şimdi yapılması gerekiyor. Çünkü süreç geciktikçe avantajlar kayboluyor. Hizmet, maliyet, kalite ve emniyet standartları mevcut yapıda hızla gelişmiyor. Tam işleyen bir piyasaya geçiş en az 4-5 yıl alacaktır.” 




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat