Temiz ve yeşil bir çevre için demiryolu
Dünyanın “yeşil, temiz, modern ve küresel ulaştırma sektörüne” yaklaşımı, ekonomik gerekçelerin dışında, insanlığın ve doğanın geleceğine olan endişelerinden kaynaklanıyor.
Son çeyrek yüzyılda ulaştırma sektöründeki gelişmeler, doğa ve insan yaşamındaki korkutucu olaylar ve yaşananlar, tüm dünyayı zor bir karar aşamasına getirdi. Ekonomik gereklilikler mi? İnsan ve doğa mı? Tercihi ile karşı karşıya kalındı. Avrupa’nın ve dünyanın gelişen ve gelişmekte olan ülkeleri “yeşil ve temiz bir dünya” ortak noktasında buluştu.
Bu gelişmeler ışığında da ulaştırma sektörünün odak noktasına, “bedeli ne olursu olsun gelecek nesillere yeşil ve temiz bir dünya bırakmalıyız” anlayışının yerleştirildiği yeni bir dönem başlıyor. Bu dönem yalnız ulaştırma sektörü için değil her sektör için önemli miktarlarda maliyetler oluşturacaktır. Bu nedenle de kaynakların etkin ve tasarruflu kullanılması gerekecektir. AB, yeni siyasi ve ekonomik kararlara zemin oluşturacak çalışmalarını “Beyaz Kitap (White Paper)” lar aracılığı ile yayımlamaktadır. Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan Beyaz Kitaplar, belirli bir alanda topluluğun faaliyet önerilerini içeren belgelerdir. Beyaz Kitaplar Konsey tarafından onaylanmaları halinde ilgili alanda bir ‘‘Birlik Eylem Programı’’na dönüşmektedir.
Hedef ortak bir taşıma politikası
Ortak bir taşımacılık politikasına ilişkin genel esaslar Avrupa Komisyonu’nca 1985, 1992, 1996 ve 2001 yıllarında hazırlanan “Beyaz Kitap”larda detaylı olarak ele alınmıştır. Ortak ulaştırma politikası, uluslararası taşımacılığa uygulanabilir ortak kurallar ve denizyolu, demiryolu, karayolu ve iç suyolları alt sektörlerinde güvenlik ve ulaştırma hizmetlerinin tedarik edilmesi için belirlenmiştir. Fakat oldukça karmaşık olan bu sektörde ortak politika çözümlerine ulaşma çalışmaları çok yavaş ilerlemiştir. Karayolu, demiryolu ve iç suyolu ile yük ve yolcu taşımacılığı hemen hemen tümüyle üye ülkelerin kendi özel düzenlemelerine tabi olmaya devam etmiştir.
Tek pazarın tamamlanması, sınırların kaldırılması ve deniz taşımacılığının rekabete açılması gibi Topluluk ekonomisinin serbestleşmesi yönünde atılan önemli adımlar bir ortak ulaştırma politikası oluşturma ihtiyacını kaçınılmaz kılmıştır. Avrupa Komisyonu’nun tek pazarın tamamlanmasıyla ilgili olarak 1985 yılında yayınladığı Beyaz Kitap’ta ulaştırma başlığının altının çizilmesiyle, bu alandaki uyumlaştırma ve serbestleştirme çalışmaları hız kazanmıştır. Söz konusu Beyaz Kitap’ta 1992 yılına kadar tek pazarın tam anlamıyla yerleşebilmesi amacıyla üye ülkeler arasındaki fiziki, teknik ve mali engellerin kaldırılması öngörülmekteydi. Kitaba ayrıca tek pazarın tamamlanması amacıyla kaydedilen gelişmeleri belirten bir zaman çizelgesi de konulmuştu. Avrupa Komisyonu tarafından 1992 yılında yayınlanan diğer bir Beyaz Kitap ile ortak ulaştırma politikası sektörel bir yaklaşım yerine, sürdürülebilir hareketliliğe dayalı, bütünleştirilmiş bir politika olarak ele alınmaya başlandı. 1992’deki Beyaz Kitap’ta göze çarpan en önemli ilke ulaştırma pazarının rekabete açılması fikridir. Bununla birlikte, sözkonusu belgeyi incelediğimizde, ulaşım güvenliği, çevresel ve sosyal koruma, dış ilişkiler, fiyatlandırma politikaları gibi yeni konuların da gündeme getirildiğini görmekteyiz.
Ortak ulaştırma politikasına ilişkin topluluk düzeyinde yapılan en önemli ve ortak ulaştırma politikasının çerçevesini çizen çalışma Avrupa Komisyonu tarafından Eylül 2001’de yayınlanan “2010 yılı Ortak Ulaştırma Politikası: Karar verme zamanı” başlıklı Beyaz Kitap olmuştur. Burada, 2010 yılına dek modern, sürdürülebilir bir ulaştırma sisteminin oluşturulması için ekonomik kalkınma ile toplumun kalite ve güvenlik talepleri arasında bir denge kurulması amaçlanmaktadır.
Taşıma modları arasında denge stratejisi oluşturuldu
Beyaz Kitap’ta, AB’nin ekonomik rekabet gücü korunurken, çevrenin kirlenmesi ve trafik yoğunluğunun azaltılmasını amaçlayan bir strateji ortaya konmuştur. Bu kapsamda, değişik taşımacılık türleri arasında kurallara uygun bir rekabetin ve dengenin sağlanması, çoklu taşımacılığın desteklenmesi, ulaştırmaya ilişkin gerçek giderleri karşılayabilecek vergi sistemlerinin oluşturulması, ulaşım türlerinde emniyetin artırılması, ulaşım türleri arasındaki bağlantıların kurulmasının teşvik edilmesi, taşımacılıktaki darboğazın hafifletilmesi, AB vatandaşlarının ihtiyaç ve taleplerinin dikkate alınması, trafik tıkanıklığına, kirliliğine ve kazalarına bağlı ekonomik kayıpların önlenmesi konuları öncelikler arasında sayılmaktadır.
Kitapta tüm bu önceliklere ilişkin olarak, kara, demiryolu, hava, deniz ve içsuyolu ulaşımı, sektörler arası taşımacılık, Trans-Avrupa ulaşım ağı ve kullanıcılarını kapsayacak bir ulaştırma stratejisinin uygulanmasıyla ilgili altmış kadar önlem önerilmiştir. Bu önerilen önlemlerin başta gelenlerini dört ana başlık altında toplayabiliriz:
Değişik taşımacılık türleri arasındaki dengenin sağlanması
Taşımacılıktaki darboğazların giderilmesi
Taşımacılık araç ve hizmetlerinden yararlananların ihtiyaçlarının gözönünde bulundurulması
Ulaştırmadaki küreselleşme etkilerinin yönetimi
On yıllık dönemi kapsayan bu “Beyaz Kitap” 2010 sonu itibariyle süresini doldurmuştur.
AB’nin ulaştırma politikasına ilişkin hazırlanan yeni “Beyaz Kitap” 28 Mart 2011 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından yayımlandı. “Tek Avrupa Ulaştırma Alanına İlişkin Yol Haritası - Rekabetçi ve Kaynak Etkin Bir Ulaştırma Sistemine Doğru” (WHITE PAPER-Roadmap to a Single European Transport Area–Towards A Competitive and Resource Efficient Transport System) adı ile yayımlanan Beyaz Kitap, ulaştırma sektörünün bugüne kadar karşı karşıya olduğu sorunlarla, önümüzdeki dönemde karşı karşıya kalabileceği sorunları öne çıkarmakta ve 2050 yılına kadar ki hedeflerini kapsamaktadır.
Tek bir Avrupa demiryolu sistemi
28 Mart 2011 tarihinde ulaştırma alanındaki yeni Beyaz Kitap’ın tanıtımı yapılırken açıklamalarda bulunan Avrupa Komisyonu’nun ulaştırmadan sorumlu üyesi (bir yerde AB Ulaştırma Bakanı) Siim Kallas, seyahat hakkının en temel haklardan birisi olduğunu hatırlatırken, önümüzdeki dönemde ulaştırma alanındaki hedefleri, daha az trafik tıkanıklığı, daha az emisyon, daha çok istihdam ve daha çok bir büyüme, daha çok gelir, daha kaliteli, daha güvenli yolculuk ve petrole daha az bağımlı bir ulaştırma sistemi olarak özetlemiştir.
2050 yılı için ulaştırma alanındaki temel hedefler, taşımacılıktan kaynaklanan emisyonlarda ve havacılık sektöründe kullanılan düşük karbonlu yakıtlarda yüzde 40’lık bir düşüş ile orta mesafeli taşımacılıkta, karayolundan demiryoluna ve diğer modlara yüzde 50 oranında bir geçiş sağlanmasıdır. Tüm bu yapılacaklarla yüzde 60’lık bir düşüş hedeflenmektedir.
AB’de ve Türkiye’de ulaştırma sektöründeki en önemli alt sektör demiryoludur. Demiryolunun sanayi ve ekonomik gelişmeler için stratejik öneme haiz ve dört temel (malların, sermayenin, kişilerin ve hizmetlerin serbest dolaşımı) özgürlükçe oluşturulacak iç pazar neticesinde artan ulaştırma talebi ve Avrupa ulaştırma altyapısındaki engellere bağlı olarak yeterli ulaştırma arzının sağlanamaması, üye ülkelerin demiryollarının tek bir Avrupa demiryolu sistemine dönüştürülmesini zorunlu ve gerekli kılmıştır.
Ulaştırma sisteminde son Beyaz Kitaba kadar herşey “insan odaklı” olarak hedeflenmişti. Ancak 28 Mart 2011 tarihinde yayımlanan Beyaz Kitap ile canlı cansız herşey için “yeşil ve temiz bir dünya” hedeflenmektedir.
Demiryolu geleceğimizdir…