e


Henkel doğru lojistikçilerle kazan-kazan fırsatları yaratıyor

Henkel Türkiye Lojistik Müdürü Osman Ocak, “Lojistik altyapısı yeterli, global ve yerel piyasada bilinirliği yüksek, pazarda iyi yere sahip şirketlerle çalışıyoruz. Birlikte ortak stratejiler geliştirip proje ve aksiyon planları oluşturarak kazan-kazan fırsatları yaratmaya çalışıyoruz” diyor.





osman ocak140 yıldır lider marka ve teknolojileri ile faaliyet gösteren bir şirket olan Henkel, tüm dünyada 120'den fazla ulustan yaklaşık 50.000 çalışanı ile faaliyet gösteriyor. Türkiye’ye ilk adımını 1963 yılında attan şirket, Persil, Pril, Vernel, Schwarzkopf, Fa, Diadermine, Pritt ve Loctite gibi lider markaları, 1500 çalışanı, 3 modern üretim tesisi ve 8 bölge müdürlüğüyle “Çamaşır ve Ev Bakımı”, “Güzellik ve Bakım”, “Yapıştırıcı Teknolojileri” alanlarında faaliyetlerini başarıyla yürütüyor. 2 üretim tesisi ve 2 deposunun bulunduğu yapıştırıcı teknolojileri alanında yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda müşteriye sevkiyat gerçekleştiren Henkel’in en fazla ihracat yaptığı bölge ise IMEA (India Middle East Africa) ülkeleri. Taşıma modlarında tercihlerini yaparken yükün hacmi, rota planlaması, müşterilerinin öncelikleri ve birlikte çalıştıkları lojistik firmalarının yaratacağı katma değeri göz önünde bulundurduklarını aktaran Henkel Türkiye Lojistik Müdürü Osman Ocak, bu alanda deniz ve karayolunu tercih ederken, havayolunu da zaman zaman kullandıklarını söylüyor. Lojistik şirketlerinden yurtiçi ve yurtdışı nakliye, parsiyel taşımacılık, depolama, gümrükleme hizmetleri aldıklarını belirten Ocak, “Lojistik altyapısı yeterli, global ve yerel piyasada bilinirliği yüksek, pazarda iyi yere sahip şirketlerle çalışıyoruz. Birlikte ortak stratejiler geliştirip proje ve aksiyon planları oluşturarak kazan-kazan fırsatları yaratmaya çalışıyoruz” diyor. 

MÜŞTERİLERİMİZ İŞİMİZİN MERKEZİNDE

Tedarik zinciri süreçlerinizde başarıyı hangi stratejilerle yakalıyorsunuz?

Lojistiğin her şirket için stratejik öneme sahip alanlardan biri olduğuna inanıyoruz. Büyümeye, değişen talebe ve önceliklere göre tedarik zinciri ve lojistik yapılanmamızı gözden geçirip en etkin çözümleri bulmaya çalışıyoruz. Müşterilerimiz işimizin merkezinde, müşterilerimize yakın olup doğru talep planlama yapabilmeye ve bunu izleyen süreçlerde doğru tedarik planlama ile müşterilerimize en iyi hizmeti verirken stok seviyelerimizi optimum değerde tutmaya çalışıyoruz. Depolarda dış kaynak kullanımını doğru yapmak da oldukça önemli. Operasyonumuzu detaylı bir şekilde inceleyerek maliyet etkin yöntemleri bulmaya ve buna en uygun çalışma ortakları ile çalışmaya özen gösteriyoruz.

Kimyasal maddelerin uygun şartlarda ve tüm gerekliliklerin yerine getirelerek depolanması ve taşınması bizim için oldukça önemli. Depolarımızda bu standartların sağlanmasını zorunlu kılıyoruz. Örneğin bir depomuzda ürünlerimizi 10 farklı dedike alanda farklı standartlarda depoluyoruz. Nakliye operasyonlarımızda ADR gerekliliklerine uygun taşıma yapan tedarikçileri tercih ediyoruz ve periyodik yaptığımız denetlemeler ile ADR gereklilikleri uyumu sürdürülebilir kılmaya çalışıyoruz. Bu standardı sağlayabilmek adına lojistik ortağımız bize ADR’ye gerekliliklerine uygun sabit filo desteği sağlıyor. Parsiyel taşımalarımızda da buna mümkün olduğunca dikkat ediyoruz.

Otomasyon ve bilgi sistemleri yatırımlarımızı dikkatlı yapmaya çalışıyoruz. Yapacağımız yatırımların kullandığımız ERP sistemi ile uyumlu olması, kolay kullanılabilir olması ve değişen yapıya uyum sağlayabilme esnekliğine sahip olması oldukça önemli. Önümüzdeki dönem planlarımız arasında stok yönetimi, talep, üretim ve nakliye planlama gibi alanlarda sistem yatırımlarımız olacak.

Lojistik iş ortaklarınızı seçerken öncelikleriniz neler?

Lojistik alanında hizmet aldığımız firmaları stratejik ortak olarak görmeyi hedefliyoruz. Lojistik şirketlerinin bu alandaki tecrübelerini bizim operasyonumuzun detaylarına girerek katma değere dönüştürmelerini bekliyoruz. Birlikte ortak stratejiler geliştirip proje ve aksiyon planları oluşturarak kazan-kazan fırsatları yaratmaya çalışıyoruz. Depolama, yurtiçi ve yurtdışı nakliye, gümrük hizmetleri, parsiyel taşımacılık ve katma değerli çözümler hizmet aldığımız alanlar arasında yer alıyor. Lojistik altyapısı yeterli, global ve yerel piyasada bilinirliği yüksek, pazarda iyi yere sahip şirketlerle çalışıyoruz. Hammadde alımından müşteriye ürün taşınmasına kadar olan sürecin tamamında bütünüyle hizmet verebilecek şirketler bir adım öne çıkıyor. Yeni müşteriler ve yeni pazarlar hizmet kalitesinin oldukça hassas olduğu alanlar. Bu alanlarda servis kalitesinden ödün vermeyen bir yaklaşımımız var. Lojistik ortaklarımızdan müşterilerimizin ihtiyaçlarına en hızlı şekilde cevap verebilmemizde bize katkı sağlamalarını bekliyoruz. Yeni bir iş alanına girecek ya da mevcut yapımızda bir değişiklik yapacaksak lojistik ortağı seçimimizde oldukça dikkatli olmaya çalışıyoruz. Bizimle ortak olmaya aday lojistik şirketlerinin organizasyonunu ve operasyon detaylarını mutlaka saha ziyaretleri ile görmeye ve tanımaya çalışıyoruz. Yaptığımız saha ziyaretlerinden oldukça faydalandığımızı söyleyebilirim.

YETKİN SÜRÜCÜ VE ARAÇ SAYISI YETERSİZ

1 Ocak 2014’te yürürlüğe giren ADR Yönetmeliği kimyevi madde taşımacılığı sektörünü nasıl etkiledi?

Henkel olarak, yönetmeliğin uygulanma tarihi öncesinde de lojistik hizmet satınalımında ADR gerekliliklerine uygun taşıma yapan tedarikçileri seçmekteydik. Bu noktada, Türkiye geneline baktığımızda Avrupalı firmaların Türkiye’deki faaliyetlerinde ADR gerekliliklerini yasal uygulama tarihi öncesinde geçtiklerini görebiliriz. İlgili yönetmelik bizler için yabancı olmayan bir uygulama idi. Bu uygulama gerekliliklerine cevap verebilecek taşımacı firma sayısının azlığı ve standartlara cevap verebilme yetkinlikleri gün geçtikçe daha da artmakta. Sektörel olarak, nitelikli ve de konuya hakim kişi ve kurum sayısının azlığı en büyük problemlerin başında gelmektedir. Gerek ADR’ye uygun araç sayısının yetersizliği gerekse yetkin sürücülerin sayısının yetersizliği tehlikeli maddelerin gerekli standartlarda güvenli şekilde taşınamaması sonucunu doğurmaktadır. Bu durumda, lojistik sektörü ve bu sektörü besleyen diğer kurumların tehlikeli madde taşımacılığı konusunda eğitilmeleri ve kurum hedefleri içerisine bu bakış açısını destekleyecek hedefler koyması gerekmektedir.

Türkiye’de tehlikeli ve kimyevi madde taşımacılığında yaşanan sorunlar neler? Çözüm önerilerinizi aktarır mısınız?

Sektörün en büyük problemi, taşınan tehlikeli maddelerin tüm zincir boyunca yaratacağı tehlikelerin farkında olunmadan taşınmasıdır. Bu sürece bağlı olan ilgili tüm kuruluşların tehlikeli madde taşımacılığı sırasında oluşabilecek riskleri bilerek faaliyetlerini gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Bu bakış açısı ile ilgili yönetmeliğin ertelenmeden devreye girmesi, yönetmelik içerisinde belirtilen ilgili tüm taraflarında sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gerekmektedir.

Önümüzdeki dönemin ülkemiz açısından çok olumlu gelişmelere açık olacağını düşünüyorum. Türkiye, dünya ekonomisinde kendisine daha büyük yer edinmeye ve uluslararası bir merkez olmaya aday bir konumda. Lojistik dünyası için de bu kuşkusuz çok önemli bir fırsat. Büyüme potansiyeli, coğrafi konum, kaynaklara ulaşım, kaliteli iş gücü gibi birçok alanda bölgesinde en önde yer alan ülkemiz, doğru politikalar ve yatırımlarla dünya ticaretinde çok önemli bir lojistik üssü olabilir. Şüphesiz bu, sektörde yer alan üreten, depolayan veya taşıyan her firma için önemli bir kazanım potansiyeli anlamına geliyor. Gelecek eğilimleri yakından takip eden, altyapısını önceden hazırlayan, yatırımlarını akıllıca yapan vizyoner oyuncuların bir adım önde olacağına inanıyorum.

AVRUPA TAŞIMALARINDA KARADAN DENİZE GEÇTİ

Henkel’in global kültürünün önemli bir parçasını tüm faaliyetlerde sürdürülebilir gelişme ve sosyal değer yaratma oluşturduğunu belirten Henkel Türkiye Lojistik Müdürü Osman Ocak, bu doğrultuda dünya genelinde kaza sayısını azaltmak, üretim birimi başına enerji tüketimini ve ona bağlı karbondioksit emisyonunu, su tüketimini ve üretim birimi başına atık ayak izini azaltmak gibi hedefleri bulunduğunu söylüyor. Henkel’in bu hedeflere ulaşılmasında Türkiye’nin önemli katkı sağlayacak ülkeler arasında bulunduğunu vurgulayan Ocak şunları aktarıyor: “Fabrikalarımıza üretim verimliğini artıracak yatırımlara, depolama hizmeti aldığımız lojistik ortaklarımızla beraber enerji verimliği üzerine çalışmaya, nakliye operasyonlarımızı gözden geçirip yeşil ve çevreci uygulamalara geçiş yapmaya devam ediyoruz. Örneğin geçtiğimiz yıl Avrupa’dan karayolu ile yaptığımız ithalatların önemli bir bölümünü Hollanda’da bir konsolidasyon merkezi kurup denizyolu taşımacılığına çevirdik. Böylelikle karbondioksit salınımında önemli düşüşler gerçekleşti. Çevre faktörü her zaman önceliğimiz. Çevre politikaları güçlü ve sürdürülebilirliği stratejisinin bir parçası olarak görmeye istekli şirketler ile birlikte çalışmayı amaçlıyoruz. Lojistik ortaklarımızla yakıt tasarrufu ve rota optimizasyonu, atıkların değerlendirilmesi ve bilgi sistemleri uygulamaların daha etkin kullanımıyla kağıt kullanımın azaltılması gibi çalışmalar yapıyoruz.” 




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat