Yeni Nesil Üretimi: Dijital Tedarik Zinciri
25/05/2021 - 10:34:00
Onur Uzun - Farmazon Tedarik Zinciri Müdürü
Geleneksel şirketlerin zorunlu dönüşüm süreçleri devam ederken, nispeten yeni sayılabilecek e-ticaret sektöründe lojistik ve tedarik zinciri uygulamaları her geçen gün daha da önem kazanıyor. Bilindiği gibi, e-ticaret şirketleri sadece dağıtım süreci esnasında müşteriye fiziki olarak temas edebiliyor. Dolayısıyla bu alandaki lojistik uygulamalara, tüm sektörün etkinliğini ölçebilmek için en uygun başlangıç noktası gözüyle bakabiliriz. Son dönemde devasa e-ticaret şirketlerinin kendilerini lojistik şirketi olarak tanımladığına tanık oluyoruz. Diğer yandan farklı teslimat şekillerine odaklanan yeni perakende oyuncuları hayatımıza giriyor. Bunlar geleneksel kanalları bekleyen büyük değişimlerin habercisi. 2015’ten bu yana eczacılara kapalı devre pazaryeri olarak hizmet sunan Farmazon, tedarik zinciri çalışmalarıyla sektörün teknolojik dönüşümüne maksimum fayda sağlamaya gayret ediyor.
TEDARİK ZİNCİRİNDE PAZARYERİ MODELİNİN FARKI
E-ticaret şirketlerinin çalışma modeli, tedarik zinciri fonksiyonunun en güçlü belirleyicisi konumunda. Bazı şirketler ürünlerini stoklayarak kullanıcılarına ulaştırmayı seçerken, birçoğu da pazaryeri modelini tercih ediyor. Her iki sistemin de kendine özgü avantajları ve dezavantajları mevcut, ancak pazaryeri modelinde ulaşılması en zor hedefin operasyonel mükemmellik olduğunu söyleyebiliriz. Bu hedefe gitmek için iki konuya öncelikli olarak eğilmek zorundasınız: Tedarikçi yönetimi ve gelişimi.
“Pazaryerinin avantajlarına gelince, depolama ve elleçleme maliyetlerinden sağlanan tasarrufun müşteri maliyetlerine etkisi özellikle öne çıkıyor.”
E-TİCARETTE TEDARİK ZİNCİRİ DEPARTMANI
Tedarik zinciri e-ticaret şirketlerinin en önemli departmanlarından biri olarak konumlanıyor. Bunun en büyük gerekçesi, bu departmanın sadece nakdin ve fiziki ürünlerin yer değiştirdiği e-ticaretin haliyle merkezinde yer alması. Ek olarak tedarikçi-müşteri iletişimini sağlayan Müşteri Deneyimi ekibi, ticari koşulları yöneten Satış ve Finans ekipleri ve mevcut hizmetlerin katma değerini arttırmaya çalışan İş Geliştirme ekipleri ile sağlanan dirsek teması da tedarik zincirinin ayrıcalıklı konumunu kalıcı hale getiriyor.
TEDARİK SİSTEMİ NASIL SÜRDÜRÜLEBİLİR OLUR?
Tedarik sisteminin sürdürülebilir olması için sağlanması gereken ilk koşul; faydası ve kullanılabilirliği yüksek, kesintisiz hizmet verebilen ve kullanıcı hatalarını telafi edebilecek bir yazılımın varlığı. Bu yazılımın, servis sağlayıcılarla tüm tedarikçiler adına yapılan anlaşmaları dijitale uyarlayabilmesi gerekiyor. Ek olarak, yazılım geliştirmelerinin tedarikçilerin ticari gücünden yararlanarak halihazırdaki dijital süreçleri iyileştirme potansiyelini de hesaba katmak gerek. Portföy profiline göre şekillenen bu dijital altyapının sürekliliği ise öncelikli hedefiniz olmalı.
“Sürdürülebilir bir sistemde insan hatalarının önüne henüz yaşanmadan geçilir. Bu da ancak kullanıcılarını anlayarak gelişen bir sistemle mümkün olabilir.”
Kesintisiz bir veri akışı olmadan e-ticaret şirketlerinin temel yönetimini bile sağlayamaz hale gelirsiniz. Kullanıcı verilerini işlerken de yazılıma güvenmek zorundasınız. Yazılımın bu yöndeki gelişimini ertelediğiniz takdirde, insan gücüne dayalı, hareket kabiliyeti kısıtlı, hantal bir yapıyla baş başa kalırsınız. Bundan korunmak için hem otomatize edilmiş sistem yatırımlarının artması hem de kullanıcı geri bildirimlerinin gelişim sürecine doğru yönde katkıda bulunması şart.
TEDARİKÇİNİN GERÇEK İŞLEVİ VE GELİŞİMİ
Tedarikçiler, e-ticaret şirketlerinin dışarıya açılan yüzü olarak görülüyor, bu yüzden tedarikçi yönetimi ve gelişimi konusu gündemden hiç düşmüyor. Hem satılan malın temini hem de alışverişin fiziksel kısmı tedarikçilerin kontrolünde olduğu için, müşteri memnuniyeti en çok onlara bağlı olarak değişiyor. Öyle ki, tedarikçi hatalarının çoğu zaman çatı platforma mal edildiğini görüyoruz. Bu sebeple tedarikçi gelişimi e-ticaret şirketleri için mecburen öncelikli konumda.
Tedarikçi gelişimini canlı tutmak için, güncel eğitim materyalleri sunmak, stabil ve işlevsel bir kontrol paneli tasarlamak, ticari metriklere rahatça ulaşılabilecek bir yapı kurmak mutlaka etkili olacaktır. Zaman yönetimi uygulamalarının da verim artışı sağladığı ispatlanmış durumda. Biraz daha derine inersek, tedarikçilerin yanı sıra lojistik servis sağlayıcı firmaların gelişimi de bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor. Bir e-ticaret şirketi olarak, dışarıda birbirleriyle çalıştırdığınız firmaların çıkarlarını karşılıklı olarak gözetip kontrol altında bulundurmak zorundasınız.
KULLANICIYA DAHA YAKIN BİR TEDARİK ZİNCİRİ ANLAYIŞI
Dijital tedarik zincirlerinin kullanıcılarına konum olarak yakınlaşma süreci tüm hızıyla devam ediyor. Hatırlarsanız, e-ticaretle ilk tanıştığımız yıllarda ülkedeki her bölgenin en fazla 2-3 günlük kargo süresine sahip olması sektörün yükselişini hızlandırmıştı. Ancak müşteri beklentileri değişiyor ve hayatımıza yeni iş modelleri dahil oluyor. Fiziki depo işletmeyen e-ticaret şirketlerinin, sevkiyat ve dağıtımının bölge kombinasyonu çok yüksek sayılara ulaşabiliyor. Bu noktada tedarik zincirinin konumunu kullanıcılara yaklaştırmak güç olsa da, rekabetin getirdiği şartlar sınırları zorlamayı gerektiriyor.
“Artık bir şirketin gücü, kullanıcı beklentisine ne kadar karşılık verebildiğine göre ölçülüyor.”
Etkin bir veri analizi ile teslimat noktalarına daha yakın konumlandırılacak mikro depolama alanları tedarik zinciri konusunda değişen kullanıcı beklentilerine karşılık vermeyi kolaylaştırıyor.
GENÇ SEKTÖR, GENÇ YÖNETİCİLER, GENÇ ÇALIŞANLAR
Peki tüm bu operasyonu tasarlayanlar ve işletenler kim? Genç bir sektör olan e-ticaret, aynı şekilde genç çalışanlar ve yöneticilerle büyüyor. Sektörün oluşum sürecinde yetişen neslin, teknolojiye önceki kuşaklardan çok daha hızlı uyum sağladığını biliyoruz. Aynı şekilde sadece çalışanlar için değil, tedarikçiler ve kullanıcılar için de Y ve Z jenerasyonlarının baskınlığı artıyor. Gelişim hızı yüksek bir sektörde, haliyle daha kısa sürede daha çok tecrübe kazanılıyor. Bugün birçok e-ticaret şirketinin üst yönetim kademelerinde diğer sektörlere kıyasla çok daha genç çalışanlar yer alıyor. Konuyu tedarik zinciri özelinde ele alacak olursak, etkin veri ve metrik yönetimi için sayısal yeteneklerin kullanımı büyük önem taşıyor. Diğer yandan departmanlar arası sağlıklı ilişkiler ve kullanıcılarla etkin bilgi alışverişi için iletişim kabiliyeti öne çıkıyor. Ekip tasarımındaysa, her takımda olması gerektiği gibi farklı alanlara hakim ve birbirini tamamlayan özelliklere sahip oyuncuların bulunması çok önemli. Bu vasıflar, kişilerden bağımsız olarak süreçlerin sürdürülebilirliğini, ölçümlenmesini ve yönetilmesini kolaylaştırıyor. Kişisel olarak, henüz ülkemizde çok yaygınlaşmayan Cost Controller (Maliyet Kontrolcüsü) rolünün de yakın zamanda ekiplerin bir parçası olacağını düşünüyorum.
Ortak paydamız, işlerin kısa ve uzun vadeli yankılarına kulak vermek. Örneğin, pandemi döneminde öngörülemez ihtiyaçların doğması aksiyonların etki sürelerini kısalttı. Anlık değişkenleri hesaba katarak tasarlanan sistemler, ani ihtiyaçlara daha kısa sürede uyum sağlıyor. Bu yüzden sistem geliştirmelerinde hareket alanını geniş tutmak uzun vadede sınırları ortadan kaldırıyor.
DİJİTAL TEDARİK ZİNCİRİ TRENDLERİ
Günümüz trendlerinde öne çıkan ilk konu, hız. Geçtiğimiz 10 yıla göre sayısı hızla artan “Last Mile Delivery” (Son Aşama Teslimat) şirketleri her geçen gün pazar payını arttırıyor. Diğer yandan güncel tedarik zinciri servis sağlayıcıları da yaptıkları yatırımlarla gelişen pazarda paylarını büyütme derdinde.
"Tüm e-ticaret sektörünün büyüme hızı göz önüne alındığında, önümüzdeki yıllarda çok daha fazla sayıda işletmenin oyuna gireceğini öngörebiliriz.”
Bu arada ülkemizde de birçok firmanın benimsediği “bağımsız taşımacı” olunabilen iş modelleri varlığını koruyor. Bu modellerde şahıs şirketi sahipleri, ticari araçlarıyla veya işletme sahibi araçlarıyla yaptıkları taşımalardan kazanç elde ediyor. Yakında bu model kazançlı bir istihdam kapısına dönüşebilir. Ancak tüm bu gelişmelerin hızlanması için taşıma mevzuatlarının günümüz şartlarına göre güncellenmesi gerekiyor. Uluslararası platformda faaliyetlerini takip ettiğimiz birçok işleyiş, ülkemizde düzenleme karşılıkları olmadığı için ne yazık ki uygulanamıyor.
Gelecekteyse, bazı kavramlarla bugüne kıyasla daha çok ilgileneceğimizi varsayıyoruz. Gelişmiş ülkelerde başlayan karbon ayak izi aksiyonları yakın zamanda bizim de gündemimize girecektir. Zira süreçleri dijitalleştirip sürdürülebilir kılmak bir yandan çevre sorunlarını da beraberinde getiriyor. Yürüyerek yapılan bir alışverişin dijital ortama taşınması, fazladan ambalaj tüketimi ve araç yakıtı salınımı oluşturuyor. Geri dönüştürülebilen ambalaj malzemeleri, elektrikli taşıma araçları ve bisikletler, güneş enerjisinden yararlanan geniş depolar bu konuda alınabilecek en hızlı aksiyonlardan sadece birkaçı. Gelişmiş ülkelerin birçoğunun kademeli planlarla araç yakıt düzenlemelerine gitmesi şirketlerin bu konudaki aksiyonlarını zorunlu kılıyor. Çevreci olmayı hedefleyen birçok dev e-ticaret şirketi, elektrikli araçları filolarına dahil etmeye başladı. Söz konusu değişimlerin önden planlanması uzun vadede sürdürülebilir bir sistem için önemini korumaya devam ediyor.