e
Banner


LOJİSTİK ve AR-GE
Prof. Dr. Okan Tuna / Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu




okan_tuna_lojistik_argeTürkiye lojistik sektöründe sadece bir işletmede Ar-Ge merkezi bulunduğunu belirten Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Tuna, “Ar-Ge merkezlerinin sayısının artması, Türkiye’deki lojistik hizmetlerinin etkinliğinin artırılmasına önemli bir katkı sunacaktır. Ancak bu merkezlerinin sadece yazılım geliştirme ağırlıklı değil, tedarik zinciri sürecindeki bütün aşamalara dokunan bir yapı içerisinde tasarımlanması gerekiyor” diyor.


1.    Lojistik sektörü için Ar-Ge’nin anlamı ve önemi nedir?

İmalat sanayi üretici firmaları ve hizmet sağlayıcı/ tedarikçi firmalarının rekabet üstünlüğünü oluşturmada önemli bir kavram olarak değerlendirilmekte olan “nitelikli ve güvenilir tedarik zinciri” kavramı, ilgili ürün ve hizmetlerin hammadde kaynağından son tüketiciye kadar standartlara uygun, güvenilir ve en az kayıpla ulaştırılması sürecinde geçen bütün aşamaları kapsamaktadır. Bu aşamalar sürecinde, imalat sektörü firmaları ve imalat sektörüne yönelik hizmet vermekte olan lojistik firmaları mekanik riskler, iklimsel riskler, çevresel riskler ve planlama ile ilgili riskler ile karşı karşıya kalmakta ve bu risklere hazırlıklı olmaması nedeni ile çeşitli problemler yaşamaktadır. Lojistik kanal sürecinde,  ürünün üretim noktasından tüketiciye ulaştırılmasında geçen süreç içerisinde çeşitli etkenlerden dolayı (sıcaklık, titreşim, olumsuz hava koşuları vb.) ürünlerin zarar görmesi ve buna paralel olarak ekonomik kayıplara uğramaları önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun kapsamda ön plana çıkan sorunların başında ürüne ilişkin paketleme ve ambalajlamada yapılan yanlış uygulamalar (yanlış ambalaj malzemesi kullanma, belirli standartlar dışına çıkma vb) veya ambalajlamada yanlış ekipman ve malzemelerinin kullanılması tespit edilmiştir. Lojistikte Ar-Ge aslında nitelikli ve güvenilir tedarik zinciri yaratmak için gerekli olan tüm çalışmaları içermektedir. Ancak, bu kapsamda test olgusunu da ortaya koymak gereklidir.

2.    Güvenli taşımacılık için test neden önemli?

Test, öncelikle mekanik testleri içeriyor. Bunun içerisinde; darbe, vibrasyon, düşme vb. testler yer almaktadır. Ayrıca, psikoteknik test ve simülasyon testi gibi diğer süreçleri de içeren testler bulunmakta. Mekanik testler özellikle yükün güvenli bir şekilde sevkiyatı sürecinde önem kazanmaktadır. Bu anlamda da dünya ISTA (International Safe Transport Organization / Uluslararası Güvenli Taşımacılık Organizasyonu)  denilen bir kurum bu testlerin akreditasyonu konusunda faaliyet yürütmekte ve öne çıkmaktadır.

3.    Test hizmeti veren ISTA’yı biraz açabilir misiniz?

ISTA, merkezi ABD’nin Michigan eyaletinde bulunan ve paketli taşımacılığa özgü sorunlarla ilgili olarak standartlar belirleyen bir örgüttür. Deney prosedür ve standart belirlemenin yanısıra ISTA, ekonomik, sosyal ve çevresel duyarlılık içerisinde optimum paketleme eğitim programları düzenlemekte ve yardımcı araçlar üretmektedir.
60 seneyi aşkın bir geçmişi ile paketleme dayanıklılık deneylerinin ve sertifikasyonunun öncülüğünü yapan ISTA’nın üyeleri arasında sadece deney laboratuarları değil, aynı zamanda üretici firmalar, lojistik firmaları, paketleme malzemesi üreticileri de bulunmaktadır. ISTA’nın daha önce belirttiğim mekanik testlerin akreditasyonu konusunda dünyada önemli bir yeri vardır.

4.    Akreditasyon konusunu biraz anlatabilir misiniz?

ISO/IEC 17025:2005 standardı aslında test merkezlerinin akreditasyonu konusunda temel teşkil etmektedir. TS EN ISO/IEC 17025 standardı, eski EN 45001'in iptali ile ISO Guide 25 ve ISO 9000:1994 esas alınarak hazırlanmış ve Mayıs 2000'de uygulamaya konmuştur. Mayıs 2005 tarihinde revize olmuş, içeriğe sürekli iyileştirme maddesi de eklenmiştir. Bu standart, esas itibariyle, deney veya kalibrasyon çalışmalarını yeterli hale getirmek ve bu kapsamda akredite olmak isteyen laboratuvarlar için geliştirilmiştir.  ISO/IEC 17025 bu yönüyle, laboratuvarın doğru ve güvenilir sonuçlar elde etmesi için uyması gereken şartları kapsamaktadır. Ancak bununla yetinmemekte, müşteri ihtiyacının zamanında, doğru ve tam olarak karşılanabilmesi için laboratuvar hizmetini bütünüyle ele alarak müşteriye verilen hizmetin kalitesini de dikkate almaktadır.
ISO/IEC 17025 standardı kapsamında tanımlanan sorumlulukları iki ana başlık halinde incelemek mümkündür.

YÖNETİM ŞARTLARI:
•    Organizasyon ve yönetim
•    Kalite sistemi
•    Sözleşmelerin gözden geçirilmesi
•    Satın alma hizmetleri
•    Şikayetler
•    Uygun olmayan testlerin kontrolü
•    Düzeltici ve önleyici faaliyet
•    Kayıtların Kontrolü
•    İç tetkik

TEKNİK ŞARTLAR:

•    Personel
•    Yerleşim ve çevre koşulları
•    Metotların seçilmesi
•    Cihazlar
•    Ölçüm izlenebilirliği
•    Numune kabul, taşıma ve depolama
•    Sonuçlarının kalitesinin temini
•    Sonuçların rapor edilmesi

5.    Türkiye’de Ar-Ge ve test alanında yapılan çalışmalar var mı?  

Bu konuda verilerine sahip olabildiğim bir çalışma var. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yürütülmekte olan Avrupa İşletmeler Ağı Projesi kapsamında, imalat sanayinde ve imalat sanayi işletmelerine hizmet veren 120 firmaya 2010 yılı içersinde yapılan anket çalışması ile firmaların tedarik zinciri süreçlerinin analizi yapılmıştır. Söz konusu anket çalışması kapsamında imalat sanayi firmalarının tedarik zinciri sürecinde hammadde ve final ürün testlerinin bütünleşik hizmet olarak bir yerden alınamamasından dolayı maliyet ve zaman kaybı yaşadıkları gözlemlenmektedir. Bu nedenle firmalar bölgede bütünleşik hizmet verilebilecek bir yapının sektör için büyük önem arz ettiğini belirtmektedir.
Bununla beraber anket sonuçlarında diğer dikkat çeken bir sonuç ise bölgede var olan test merkezlerinin teknolojik ve teçhizat bakımından yetersiz olması. Bu neden ile tedarik süreci içerisinde gerek duydukları testler için bölge dışından hizmet almak zorunda kalmalarından dolayı maliyetlerinin ciddi oranda arttığı gözlemlenmektedir. Firmalar, bölgede teknolojik alt yapısı yeterli düzeyde olan ve sektörün ihtiyaç duyduğu testleri yapabilecek bir altyapının gerekliliğini belirtmişlerdir.
Öte yandan anket sonuçları arasında; imalat sanayinde hizmet vermekte olan firmaların tedarik zinciri sürecinde karşı karşıya kaldıkları sorunların çözümüne yönelik olarak Ar-Ge faaliyetlerinde bulunmak istedikleri, fakat teçhizat yatırım maliyetlerinin çok yüksek olmasından dolayı bu tür çalışmalara kaynak ayıramadıkları tespit edilmiştir. Ar-Ge ve test için gerekli teçhizatlara yönelik yatırımı karşılayabileceğini belirten firmalar ise Ar-Ge ve test çalışmaları kapsamında bölgede yeterli sayıda uzmanın (insan kaynağının) bulunamamasından dolayı bu faaliyetleri gerçekleştiremediklerini belirtmiştir. Bu nedenle bölgede firmaların Ar-Ge çalışmalarını destekleyecek, ortak kullanımlarını sağlayarak, teçhizat yatırım maliyetlerini düşürecek, teknolojik yapısı güçlü bir birimin bölgeye kazandırılması gerekmektedir. Ayrıca bölgede firmalar ile uzman danışmanlar arasında ara yüzey olarak hizmet verecek olan bir yapının oluşturulması da önem arz etmektedir.


6.    Türkiye’de Ar-Ge ve test faaliyetleri hakkında genel durum nedir?

Türkiye’de ambalaj ve ambalajlama alanında  (mukavva dayanıklılık test vb.)  test ve danışmanlık, gerektiği yerde test ve kalite geliştirmeye yönelik Ar-Ge (ürün ve ambalaj prototipleme, modelleme, tasarım, depo ve yük optimizasyonu) hizmeti verecek destek birimlerinin hizmet vermesi lojistik sektörü için önem taşımaktadır. Bu konuda çalışmaların yapılması gerekliliği de bulunmaktadır.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenmekte olan Ar-Ge merkezleri anlamında; lojistik sektöründen sadece bir işletmenin olduğu gözlenmektedir. Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin önemli olduğu bu sektörde, Ar-Ge merkezlerinin sayısının artması, Türkiye’deki lojistik hizmetlerinin etkinliğinin artırılmasına önemli bir katkıda bulunacaktır. Ancak, bu Ar-Ge merkezlerinin sadece yazılım geliştirme ağırlıklı değil tedarik zinciri sürecindeki bütün aşamalara dokunan bir yapı içerisinde tasarımlanması gerekiyor.

7.    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ar-Ge merkezlerine ne tür destekler sunuyor?

Bu bir kanun aracılığı ile yürütülmektedir. 5746 sayılı Kanun’un amacı; Ar-Ge ve yenilik yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için teknolojik bilgi üretilmesi,  üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılması, ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesidir. Yeni verimliliğin artırılması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, teknolojik bilginin ticarileştirilmesi, rekabet öncesi işbirliklerinin geliştirilmesi, teknoloji yoğun üretim, girişimcilik ve bu alanlara yönelik yatırımlar ile Ar-Ge'ye ve yeniliğe yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının ülkeye girişinin hızlandırılmasıdır. Ar-Ge personeli ve nitelikli işgücü istihdamının artırılmasını desteklemek ve teşvik etmektir.

8.    Ar-Ge alanında Türkiye’de üniversite-sanayi işbirliği ne durumda?

Aslında Türkiye’de bu anlamda önemli gelişmeler söz konusu. Özellikle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın bu kapsamda ortaya koyduğu ve işbirliklerini desteklediği projeler var. Yine aynı şekilde, TÜBİTAK, AB Fonları, Kalkınma Ajansları gibi çeşitli kurumlar aracılığı ile bu projeler destekleniyor. Bu kapsamda, neden lojistik az diyebilirsiniz onun da cevabı bu kavramın çok daha yeni yeni destekler içine alınmasıdır.
Örneğin, ben son dönemde Çukurova Kalkınma Ajansı kapsamında Mersin’e Tedarik Zinciri Akredite Laboratuvarı kurulması konusunda yatırım desteği alan ekibin içinde yer aldım. Bu işin de yatırımları çok yakında başlayacak. Bu da sanayi-üniversite işbirliğinin bir örneğidir. Ama Türkiye’de de bu konuda gelişmeler var ve çok yakın gelecekte bu işbirlikleri artacaktır.

9.    Mersin’deki Tedarik Zinciri Laboratuvarı Hakkında bilgi verebilir misiniz?

Bu proje Dokuz Eylül Üniversitesi’nin de içinde yer aldığı bir proje. Proje tamamlanmış durumda. Amaçları ise şöyle tanımlanabilir; tedarik zinciri sürecinde, imalat sanayisinin ulusal ve uluslararası alanda rekabet edebilirliğini arttırmak amacı ile talep ettiği bütünleşik test hizmetini akredite bir merkezde sunmak. Maddi kaynak yetersizliği nedeni ile bünyesinde laboratuar yatırımı yapamayan ve bu neden ile ürün kalitesinde sorun yaşayan firmalara laboratuar hizmeti sağlamak. Üretim ve lojistik süreçlerini geliştirmek isteyen firmalara Ar-Ge yapabilmelerini sağlayacak teknolojik alt yapı ile destek hizmetleri vermek. Firmaların tedarik zinciri sürecinde karşılaşılabilecekleri tüm risklerin ve maliyet arttırıcı unsurların önlenmesine ilişkin yönlendirme, teknolojik destek ve Ar-Ge faaliyetlerinde bulunarak firmaların rekabet edebilme koşullarını geliştirmek.

10.    Türkiye lojistik sektöründe hangi alanlarda Ar-Ge çalışması yapılması gerekiyor?

Birçok konu olmakla birlikte öncelikli olarak eğilinmesi gereken konular şunlar: Ulaştırma modlarının dengeli dağılımı ve intermodal taşımacılık, liman ve liman bağlantıları, yerel ulaştırma koridorlarının tanımlanması, şehir/kent lojistiği ve afet lojistiği.




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat